Akdeniz Üniversitesi’nde FETÖ üyeliğinden yargılanmış, hapis yatmış ve iddialara göre 3 yıl daha hapis yatacak olan eski Rektör İsrafil Kurtcephe’nin A takımı kendi içinde birbirine mi düşüyor?

 

Akdeniz Üniversitesi’nde Rektör Yardımcısı olarak görev yapan Murat Turhan ile birlikte 2 öğretim üyesinin, Rektör Özlenen Özkan ve eşi Ömer Özkan’ın özel yazışmalarını takip etmek ve kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirip depoladığı iddia ediliyor.

 

Dün sabah saatlerinde Akdeniz Üniversitesi yönetimi tarafından görevden alınan Rektör Yardımcısı ve Murat Turhan ile birlikte 2 öğretim üyesinin bilgisayar ve telefonlarına da el konulduğu iddia ediliyor.

 

Murat Turhan’ın Rektör Yardımcısı olmasına karşın, uzun yıllar üniversitenin bilgi işlemin servisinin başında görev yapması nedeniyle birçok kişinin özel yazışmalarını takip ettiği iddiaları oldu.

 

Operasyon Neye Hizmet Ediyor?

Murat Turhan ile neden göz altına alındığı belli olmayan 2 öğretim görevlisinin de dün sabah açığa alınmasının ardından, Turhan’ın ve sekterlerinin bilgisayar ve telefonlarına el konuldu. Murat Turhan’a kişisel verileri hukuka aykırı bir şekilde ele geçirme ve depolama suçlaması nedeniyle operasyon düzenlendiği iddia ediliyor. Öte yandan Özlenen Özkan ve Ömer Özkan’ı takip ettiği için Turhan ile aralarının açıldığı söyleniyor.

 

Turhan ve ekibine yönelik operasyonda görevden açığa alma iddialarında dair dikkati çeken konu; mevcut teknoloji ve iletişim imkânları çeşitliği göz önüne alınırsa, kişiler suç unsuru olacak kişisel veri ve diyalogları üniversite sistemi üzerinden yapmayacağıdır.

 

Operasyonun Amacı Delil Karartmak ve İtibarsızlaştırmak Olabilir mi?

 

Whatsapp, Telegram, BİP, Signal, FaceTime gibi sayısız kişisel ve güvenli pek çok iletişim yolu varken, iddia edildiği üzere,   Üniversite içinde herhangi bir yolsuzluk, usulsüzlük, hukuka aykırı olsa dahi,  bilgi işlem ile elde edilebilecek veriler, kişiler arasındaki özel diyalog ve yazışmadan ziyade, teknik ve usule aykırı durumlara istinaden olabilir. Bu durumda bu operasyonla kamu yararına ortaya çıkacak suç ve delillerin ortaya çıkmasının engellenmiş olma durumu da söz konusu olabilir.

 

Operasyon Çağrı Sertaç İle İlgili Gerçeklerle Alakalı Olabilir mi?

Turhan’ın 2016 yılında Akdeniz Üniversitesi Başhekimliğinden hakkında çıkan iddialar nedeniyle istifa etmesi de gündem olmuştu.

Sonrasında Rektör Özlenen Özkan döneminde geçtiğimiz yıllarda Murat Turhan’ın mobbingine maruz kaldığı iddiaları ve mobbing nedeniyle intihar ettiği iddia edilen bilgisayar mühendisi Çağrı Sertaç’ın ölümünün muamması ise tamamen muallakta kalmıştı.  

Şimdi tüm bu olan ve mantığa uygun gelmeyen bilişime dair iddialar, geçtiğimiz yıllarda ölüm sebebinin intihar olduğu iddia edilen, üniversitede Bilgisayar Mühendisi olarak çalışan Çağrı Sertaç’ın,  bilişim kaynaklı bildikleri ve gördüklerine istinaden öldürülmüş olabileceği fikrini de son derece güçleniyor.

 

Murat Turhan  Konuşacak mı?

İsrafil Kurtcephe’nin Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığına getirdiği Murat Turhan’ın, üniversitenin kara kutusu olduğu herkesçe biliniyor. Bilgi İşlemden Rektör Yardımcılığına getirilmesinin de tamamen ne bildiğini bilmek ve karşı cephede yer almamak için olduğu düşünülüyor.

 

Oysa Akdeniz Üniversitesi Rektörü Özlenen Özkan Turhan’ın ortağı olduğu şirketler ile ilgili çıkan olumsuz haberlerden hemen sonra Turhan’a üsttün hizmet plaketi vermişti.

 

 

İSRAFİL KURTCEPHE’NİN TUTUKLANIP HAPİS YATTIĞI NEDEN SAKLANIYOR?

Murat Turhan’ın İsrafil Kurtcephe’nin manevi oğlu gibi olduğu herkesçe biliniyor. Hatta iddialara göre, İsrafil Kurtcephe’nin yargılanması sırasında Ömer Özkan ile “FETÖ’cü değildir” şeklinde ifade vermelerine rağmen Kurtcephe tutuklandı ve Yargıtay’da kesinleşen hüküm gereği neredeyse 1 yıldır tekrar hapse girmiş olan Kurtcephe 3 yıl daha   hapis yatacağı sır gibi saklanıyor.

 

 

Üniversite Değil, Savaş Alanı!

Rektör Özlenen Özkan yönetiminin ve kendisinden öncekilerin, kendilerinden olmayan ve biat etmeyene her tür mobbing uyguladığı tüm kamuoyu tarafından bilinmekle birlikte, konuya dair benim de yapmış olduğum sayısız haberim bulunmakta.

 

Prof. Dr. Ramazan Eryılmaz ve nice Profesörlere uygulanan mobbing ve yaftalamalar sonucu maruz kaldığı haksızlık da geçtiğimiz yıllarda Akdeniz Üniversitesine dair en çok konuşulan konular arasındaydı.

 

Prof. Dr. Üstün Osma’ya Kumpas

Bundan yaklaşık 4 ay önce aldığım bazı ihbarlar oldu.  Üniversitede yine iç hesaplaşma yapılacağı ve biat etmeyenlerin, güç ve tehlike arz edenlerin etkisizleştirilmesi için türlü kumpaslar planlandığına dairdi bu ihbarlar. İhbarcılar üniversitede asistan olduklarını, Üstün Osma aleyhinde suç uydurmaya zorlandıklarını iddia ettiler.

 

Malum yıllardır Akdeniz Üniversitesi’ndeki kumpaslara karşı masum mağdurların yanındayım. Prof. Dr. Ramazan Eryılmaz ile ilgili de 6 ay önce bu tür ihbarlar almış ve kendisini de uyarmıştım.  Ne tesadüftür ki, bilgi işlemde yapılabilecek basit bir dokunuş ile, Eryılmaz’ın ameliyat kodu değiştiriliyor ve sanki kendisi art niyetle bizzat yanlış kod girip nemalanmış imajı oluşturularak hem itibarsızlaştırma hem de uzaklaştırma operasyonu tamamlanıyor.

 

Daha önce de Akdeniz Üniversitesinde yapılan bu tür kumpaslara ve FETÖCÜ yaftasıyla uzaklaştırılan sıfır iltisaklı yüzlerce akademisyene dair isim isim mağduriyetleri yazmıştım. Rektör değişiyor ama ne yazık ki mevcut kumpas düzen hiç mi hiç değişmiyor.

 

 

Ortaya karışık torba operasyonunda, Prof. Dr. Üstün Osma ile birlikte; Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Turhan ve daha önce Akdeniz Üniversitesi’ne yazılım satan AGEM Yazılım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ortağı olan Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi eski Müdürü  Prof. Dr. Aslı Bostancı Toptaş da bulunmakta.

 

Bu kez Ortaya Karışık kumpası ile aynı anda düğmeye basarak, sanki üçlü çete varmış gibi bir algı yarattılar. Anlaşılan o ki, Prof. Dr. Üstün Osma kurunun yanında  yakılmak istenen, biat etmeyen yaşlardan idi.

 

 

Prof. Dr. Ömür Taşkın’a da Kumpas Kurmuşlardı

Prof. Dr. Ömür Taşkın’ın, Ömer Özkan’ın “Dünyanın ilk rahim nakli” algısını yıkması üzerine özlük dosyasını yayınlamak dahi her yola başvuran Özkan çifti, Taşkın’ı susturamamıştı.

 

Konunun uzmanı bilim adamı Prof. Dr. Ömür Taşkın’ın savcılığa verdiği suç duyurusu konuyu tekrar gündeme taşıdı. İşin garibi, suç duyurusu yapıldığı an Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Ömür Taşkına ait ne var ne yoksa ifşa etti. 

Profesörün özlük dosyası ifşa edildi, kişisel hak ve özgürlük alanına girildi, hasta hakkı bırakılmadı, gittiği geldiği, gezdiği yerler ve aldığı maaşa kadar tüm özel bilgileri yayıldı. Haberin kaynağı DHA olmakla birlikte, yapan muhabirin karısının da üniversitenin A takımının öğretim üyesi kadrosuna dâhil olması elbette tesadüf değildi. Ömür Taşkın’in gönderdiği tekzip metninden anlaşıldığı üzere zaten yazılanların hiçbirinin doğru olmadığı ceza almadığı sahte olduğu iddia edilen sağlık raporlarının bile tümünün Vancouver başkonsolosluğu tarafından onaylı olduğu yazılanların tamamen çarpıtıldığını göstermiştir.

Taşkın’ın suç duyurusuna istinaden konuyu Google da kapsamlı olarak araştırdığımızda hem konuya istinaden Gazeteci Ayla Çekiç’in geçmişte yapmış olduğu haber, hem de geçmişteki başarısız gebelik ile bugünkü başarılı gebeliğin birleştirilerek yaratılmış algı ile karşılaşmıştık. 

 

Dertleri Üniversiteyi Var Etmek Değil, Üniversiteyi Yok Edip Kendileri i Var Olmak

Amaçları üniversite yönetmek olsa idi üniversite başarı sırasında 24. olmazdı ve değerli akademisyenleri üniversiteden kaçırmak için mobbing yapılmazdı. Akdeniz Üniversitesi başarılarından çok iç çekişme ve kedi-köpek düşmanlığı ile gündeme gelmekte.  Üniversite içinde ormanlık alanda yani doğal alanlarında yaşayan hayvanların gönüllüler ve dernek başkanları tarafından beslenmesini engelleyen Özlenen Özkan, defalarca bu tür haberlerle gündeme gelmekten kaçınmamış, köpekleri çete olmakla suçlayıp bir de bunu özel haber olarak sözde özel gazetecisine sipariş usulü yaptırmıştı.

 

Gerçekleri Karartma Operasyonu

Hatırlarsınız, geçtiğimiz senelerde en çok okunan haberler arasında yer alan “Cumhurbaşkanını Bile Kandırdılar” başlıklı özel haberimde, Ömer Özkan ve ekibinin rahim nakli yapılıp kalp atışı elde edilememesine ve canlı bebek olmamasına rağmen, 10 yıl önce yapılan rahim naklini 10 yıl sonraki doğan bebekle birleştirip; Türkiye’nin ilk rahim nakli bebeği olarak lanse ettiklerini ortaya koymuştum.

İşte bu haberimin doğruluğu, bilimsel gerçekliğe ışık tutması ve kamu yararına tüm bu gerçeklerin açığa çıkartılmış olmasına istinaden, hukuki yolları kapanan Ömer Özkan, Rektör eşi Özlenen Özkan ikna ettikleri üniversite kadrosu ile birlikte, bana ve gazetelerime itibar suikastı girişiminde bulunmuşlardı.

 

Beni de Susturmak İstediler

*Rektör Özkan Akdeniz Üniversitesi imkânlarını ve hukuk departmanını kullanarak bana sürekli olarak mobbing yaparak susturmak istedi!

*Tapulu Ofisim ve Evimi “Adreste Sahtecilik” olarak suç duyurusu yaptılar!

*Yine bir grup akademisyen ile birlikte “Pandemi döneminde gazete dağıtmak”  içerikli, “Cumhurbaşkanını Bile Kandırdılar” haberimi içeren gazetemi dağıtmaktan dolayı da suç duyurusu yaptılar!

*Yetmedi; hukuki süre içerisinde ve uygun zeminle tarafıma yapılmayan tebligatın süresinin postacı yüzünden geciktiğini iddia edip postacıya bile üniversitenin imkanları ile dava açtılar!

*Haber sitelerimi kanuna aykırı şekilde, erişim engel kararı olmadan ve haklarında çıkan haberi değil, tüm haber sitelerimi hedef alarak tepeden kapattırdılar.

 

Haber Sitelerimi Kapattırdılar!

“Cumhurbaşkanını Bile Kandırdılar” ve “Hastanın Kafatasını Bile Kaybettiler”  manşetli, kamu yararı güden ve bilimsel gerçekliğe ışık tutan gazete haberlerimin doğruluğu ile baş edemeyen Özkan ve ekibi, o dönem hiçbir erişim engel kararı olmadan 4 haber sitemi yasal olmayan yollarla kapattırdılar. Bakınız haberimi kaldırttılar demiyorum, gazeteci olarak mevcudiyet aracımı, ekmek teknemi, tüm haber sitelerimi tamamen ve yasa dışı bir şekilde kapattırdılar. Ben tüm bu olanları yarına bıraktım ancak hukuki delil ve dayanaklarımı kullanma hakkımı elbette ki bırakmayacağım. 

 

 

Yıkım Ekibi Üniversitede Hoca Bırakmadı

Akdeniz Üniversitesinin mevcut ekibin içerisinde eski Rektör İsrafil Kurtcephe’nin ekibinin Rektör Prof. Dr. Özlenen ÖZKAN’ın, göreve atanması sonrası tekrar iş başı yaptığı haberleri basında çok kere yer almış hatta çıkan haberlerde İsrafil Kurtcephe’nin, Rektörlük yönetimi üzerinde etkisinin devam ettiği iddia edilmişti.

İsrafil Kurtcephe ile başlayan kutuplaşma ve hoca kıyımı hız kesmeden devam ediyor. Üniversitede Özkan yönetimine biat etmeyen barındırılmıyor. Konuya dair isim isim, konu konu kabarık bir dosyam var. Orta iki tam sayfa ve manşet haberlerime konu olan Akdeniz Üniversitesi yönetimi, işi ile değil, kişilerle uğraşmaya devam ediyor.

 

Ortopedi bölümü online randevuya tamamen kapalı ve hastaneye gittiğinizde muayene eden tek bir hoca bile yok. Ortopedi bölümü tamamen asistanlara emanet.

Alerji ve İmmünoloji bölümünde ise tek bir hoca bırakmışlar, o da Özkan yönetiminin vazgeçilmezi Prof. Dr. Ender Terzioğlu…

Özkan yönetimi geçmiş haberlerimden bilirler ki, ne desinler diye haber yaparım ne kalemimi satarım ne de dilsiz şeytan olurum. Şimdi tüm bu yaşananlardan sonra iddiaları iyi bir değerlendirmek lazım; kimler kimlerle ve nelere hizmet ediyor?

 

Özkan ailesi haklarında çıkan her olumsuz haber sonrası soluğu muhakkak bir siyasinin yanında alır. Bakalım bu kez hangi siyasi ile poz verip beyhude bir çaba ile gündem değiştirmek ve suni güç göstermek isteyecekler.

 

BANU BARLAS

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Kaynak: Banu Barlas