Türkiye Genelinde Tüm Üniversite Sınavlarında 3 Yanlış Bir Doğruyu Götürürken, Akdeniz Üniversitesi’nde 1 Yanlış Tüm Doğruları Götürüyor!

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ BİLİM İNSANLARINI PEYNİR EKMEK GİBİ HARCIYOR!

Gün geçmiyor ki, Akdeniz Üniversitesi Rektörü ile ilgili yeni suç duyuruları yapılmasın… 17/25 Aralık sonrası kendisinin FETÖ kriterleri tutan ancak, kendisinden olmayan, SIFIR iltisaklı ‘BİLİM İNSANLARI’ nı ayakaltından çekmek isteyen Ünal’a sap döndü keser döndü, GÜNÜ geldi HESAP döndü!

Rektör Ünal’ın ihraç ettiği sıfır iltisaklı Bilim İnsanlarından Ünal’a suç duyurusunda bulunanlardan bazılarının, FETÖ’nün engel olduğu PROTON Projesi haberleri ile gündeme gelen Prof. Dr. Ali Aydın Yavuz ve Prof. Dr. Melek Yavuz, Doç. Dr. Yiğit Çeçen, Daire Başkanı Nevzat Saban, AÜ Personel Dairesi eski Başkanı Hüsnü Gülez olduğu biliniyor.

Akdeniz Üniversitesi’nde ‘Bilim İnsanı’ bırakmayan Ünal’ın yanlış kararları ve haksız ihraçları yüzünden, üniversiteye ve ülkeye katkısı olan ve olabilecek tüm bilim insanları harcanıyor!

resim922543
 

HAKSIZ İHRACI TESCİL EDİLEN AKADEMİSYENLERDEN BİRİ DAHA REKTÖR’E SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

Başta Rektör Mustafa Ünal olmak üzere, yöneticilerinin FETÖ iltisakı kamuoyunda sıklıkla gündeme gelen Akdeniz Üniversitesi, bu kez yeni bir suç duyurusu ile çalkalanıyor. Fen Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi iken gözaltına alınan ve yapılan yargılama sonucunda hakkındaki tüm suçlamalardan beraat eden Tolga Atay, Rektör Ünal ve FETÖ Soruşturma Kurulu üyeleri ile ilgili Antalya Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

Akdeniz Üniversitesi yönetiminin, kendilerini gizlemek ve hedef saptırmak amacıyla hazırladığı gayriciddi, gayriahlaki, gayri vicdani ve gayrihukuki listeyle gözaltına alındığını ifade eden Atay, Ünal ve Kurul Üyeleri hakkında FETÖ iltisakı, FETÖ soruşturmalarında kamu görevini kötüye kullanmak, devleti bilerek ve isteyerek yanıltmak, suç uydurmak, iftira atmak, hakaret etmek, lekelenmeme hakkını ihlal etmek ve resmi evrakta sahtecilik suçlamalarıyla Savcılığa başvurdu. Atay, 2018/67968 sayısıyla kayda alınan kapsamlı suç duyurusuyla birlikte, gözaltına gerekçe gösterilen araştırma tespit tutanağını, ihracına gerekçe gösterilen soruşturma raporunu ve üniversite yöneticileri tarafından yalanlanamamış onlarca haberi suç duyurusuna ekledi. Atay: Devletin verdiği yetki ve inisiyatifi kötüye kullananların, kamuoyunu yanıltan ve görevini kötüye kullananların yaptıkları eylemlerin sorumluluklarını yüklenmeleri gerektiğini söyledi.

resim441602

REKTÖR ÜNAL’DAN ÇELİŞKİLİ İFADELER

Türkiye’deki tüm üniversiteler, FETÖ ile mücadele kapsamında FETÖ iltisaklı personel listeleri oluştururken, Rektör Ünal, FETÖ ile SIFIR İLTİSAKLI, kendisine rakip olabilecek veya muhalif bilim insanlarını hedef aldı.

Rektör Mustafa Ünal’ın kendisi ve kendisine yakın çalışma ekibinin FETÖ iltisakı taşıyor olmasına rağmen çok iyi saklandıklarını iddia eden Atay, konuya dair belgeleri de ekleyerek şu şekilde suç duyurusunda bulundu:

“Gözaltı listesi hiçbir örgütsel eylemi işaret etme gereği duyulmadan, nesnel değil öznel önceliklerle, kendilerine uzak olan personele husumet, kendilerine yakın olanlara ise ayrıcalık göstermek suretiyle üniversite yönetimi, tarafından hazırlanmıştır. Mustafa Ünal ve yakın ekibi, bu süreçte FETÖ üyeliği için iltisak sayılabilecek bazı bilgiler (Bank Asya bilgileri, kişilerin ve akrabalarının okul kayıtları, SGK dökümleri, dernek üyelikleri, vs.) üzerinde büyük bir manipülasyon yaparak, listeye eklemek istedikleri kişiler için bu kriterleri kullanmışlar, fakat listeye eklemek istemedikleri kişiler için bu verileri görmezden gelmişlerdir.” Ünal’ın operasyon gününde “Emniyet birimleri, YÖK ve Rektörlüğümüz ile başından beri koordineli bir şekilde yürütülen titiz çalışmalar neticesinde bu listeler hazırlanmıştır” şeklindeki demeçlerine yer veren Atay, atanmadan önce yoğun mücadele veriyormuş imajı çizen Ünal’ın, atandıktan sonra inkâr yoluna gittiğini, gerek kamuoyuna açık, gerekse kamuoyuna kapalı yerlerde devletin diğer kurumlarını hedef göstererek “Gözaltı listesini biz yapmadık, emniyet yaptı, ihraçları biz yapmadık, YÖK yaptı.”


AKADEMİSYENLER HANGİ GEREKÇELERLE GÖZALTINA ALINDI

Hazırladığı kasıtlı ve yanlış listenin arkasında duramayan Mustafa Ünal’ın bir televizyon programında “emniyetin belirlediği bazı kriterlere göre bu operasyon yapıldı, bizim hiç kimseyle ilgili liste yapıp vermişliğimiz yok” demecini de suç duyurusuna ekleyen Atay konuyla ilgili şu iddialarda bulundu: “Tüm somut veriler göstermektedir ki, bu liste Emniyet tarafından değil, tüm Türkiye’de olduğu gibi Akdeniz Üniversitesi’nde de Rektörlük tarafından hazırlanmıştır. Rektör Mustafa Ünal, listeye koymak istediği isimleri yazmış, sonra da bu isimleri mevcut kriterlerle eşleştirmeye çalışmıştır. Yani Ünal’ın söylediği gibi insanlar kriterlere göre göz altına alınmamış, belirledikleri isimlere kriter uydurulmuştur. Şayet Üniversite’nin hiçbir dahli olmadan bu liste hazırlanmış olsaydı, bu listenin 500 kişiden az olmaması gerekirdi.”

Savcılığa ek olarak verdiği ve adli sürece gerekçe gösterilen Araştırma Tespit Tutanağı’nda haklarında gözaltı kararı verilen 171 kişinin sadece 15 tanesinde görece örgüt bağlantısını işaret edebilecek veriler bulunduğu iddiasında bulunan Atay, şu önemli bilgileri suç duyurusuna ekledi: “Teker teker, oturup saydım. 40 kişi sadece çocuklarını “örgüte müzahir okullara” gönderdiği için, 21 kişi hem okul hem de Bank Asya bağlantısından dolayı, 15 kişi sadece Bank Asya’da hesabı olduğu için, 29 kişi sadece “örgüte müzahir okullardan” mezun olduğu için, 22 kişi sadece “örgüte müzahir şirketlerde” sigorta kaydı olduğu için, 8 kişi sadece akrabalarının FETÖ ile ilgisinden dolayı, 12 kişi sadece KHK ile kapatılan derneklerde üyelikleri olduğu gerekçesiyle gözaltına alındığını belirten Atay, “9 kişi içinse herhangi bir gerekçe bulunamamış, onlar için de Araştırma Tespit Tutanağı’na “FETÖ/PDY unsurları ile birlikte hareket ettikleri” yazılarak gözaltına alınmıştır. Altını çizmek gerekirse, bu tutanaklara göre bir akademisyenin gözaltına alınması için çocuğunu koleje göndermesi, Bank Asya’da hesabının olması, geçmişte FETÖ’ye müzahir bir şirkette çalışması, kendisinin veya akrabalarının kapatılan bir derneğe üye olması ya da, bunların hiçbirinin olmaması halinde, “unsurlarla birlikte hareket ediyor olması” gibi soyut bir gerekçe yeterli olabilmiştir” dedi.

17/25 Sonrası FETÖ Kriterlerine Uyan Rektör Ünal Ve Ekibi Neden Gözaltına Alınmadı?!

Atay; Rektör Mustafa Ünal’ın çocuklarını 2015 yılına kadar Toros Akdeniz Koleji’nde okuttuğunu, eşi Betül Ünal’ın da FETÖ operasyonu kapsamında kapatılan Kayseri Özel İstikbal Lisesi'nden mezun olduğunu belirtti. Akdeniz Üniversitesi’nde 100’e yakın kişinin sadece bu kriterlere gözaltına alınmasının izah edilemez olduğunun altını da çizen Atay, suç duyurusunda şu bilgilere yer verdi: “Hukuk herkese eşit mesafede durmak zorundadır. Maalesef Akdeniz Üniversitesi yetkilileri burada büyük bir skandala imza atmıştır, görevlerini kötüye kullanarak devleti yanıltmışlardır. Savcılığın, özellikle, bu gözaltı listesinin kimler tarafından, hangi hukuksal veriler temel alınarak hazırlandığını ortaya çıkarması gerekmektedir. Bu listeyi hazırlayanlar, kanun önünde, yaptıklarının sorumluluğunu yüklenmek zorundadırlar. Benzer kriterlere sahip yüzlerce kişiyi gözaltına aldırmayan Rektör, benim hangi örgütsel eylemime şahit olmuştur da beni bu gözaltı listesine yazdırmıştır. Ortada Rektörlük eliyle gerçekleştirilen büyük bir kumpas ve DEVLETİMİZİ YANILTMA söz konusudur. Savcılık makamınızın rahatlıkla ulaşabileceği verilere göre, listede ismi geçenlerin büyük çoğunluğunun, benim gibi, bu yapıyla ilgisizlikleri ortaya çıkmış ve mahkemeler yaklaşık 50 yerden sorgulayarak gerçekleştirdikleri titiz yargılama neticesinde bu insanların FETÖ üyesi olmadıklarına hükmetmiştir.”

HAKKIMDA TEK BİR TANIK, TEK BİR HABER YOK

Mustafa Ünal ile ilgili basında çıkan haberlere, resmi kayıtlara geçmiş iddialara da suç duyurusunda yer veren Atay dilekçesinde, “Ben, Mustafa Ünal gibi tüm çağrılara kulaklarımı tıkayıp 2015 yılının sonuna kadar çocuklarımı FETÖ iltisaklı okullara yollamadım. Benim adım, Mustafa Ünal gibi, hem açık tanık, hem gizli tanık, hem itirafçı ifadelerinde geçmiyor, bir tanesinde bile geçmesi de mümkün değildir. Ben, Mustafa Ünal gibi FETÖ iltisakından dolayı bırakın yüzlerce skandal habere, bir habere bile konu olmadım. Ben, Mustafa Ünal gibi, kaçak imam olduğu söylenen eski rektör yardımcısı Ömer Geçici ile birlikte çalışmadım, arkadaş veya dost olmadım, evine gitmedim, odamı kullandırmadım, sayesinde Eski Rektör İsrafil Kurtcephe’nin iddianamesinde yer aldığı üzere yöneticilik kapmadım. Benim Mustafa Ünal gibi firari ekip arkadaşlarım yok, ben Mustafa Ünal gibi FETÖ’den hüküm giymiş insanlara zamanında yöneticilik yetkisi vermedim. Lakin bu İLTİSAKLARA sahip olan Mustafa Ünal’ın kanaatiyle gözaltına alındım, tutuklandım, yargılandım, mesleğimden atıldım. Mustafa Ünal hakkımda FETÖ üyesi algısı ve kanaati oluşturmaya çalışsa da, Türk yargısı önünde beraat ettim. Şu halde Mustafa Ünal’ın şahsıma yaptığı haksızlık ve hukuksuzluk görünür olmuştur. Şimdi, bunca FETÖ irtibatı taşıması, haksız, hukuksuz ve usulsüzce kişilik ve özlük haklarımı gasp etmesi sebebiyle yargı önünde hesap vermesi gereken Mustafa Ünal’dır. Çünkü Akdeniz Üniversitesi’nde Mustafa Ünal’ın taşıdığı bu iltisaklardan çok daha azını taşıyan, hatta hiçbirini taşımayan onlarca kişi yargılanmış, mesleklerinden atılmıştır. Akdeniz Üniversitesi’nde suyun yönünün değiştirilerek hedef şaşırtıldığına dair kanaat giderek güçlenmektedir.” dedi.

İHRAÇ KOMİSYONUNDAN BÜYÜK SKANDAL

Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü tarafından soruşturmasız, hakkında hiçbir adli veri onlara ulaşmamışken, tamamen keyfi bir biçimde ihraç edildiğini söyleyen Atay, “son derece gayriciddi bir şekilde Ağustos ayında ihracım teklif edilirken, soruşturmam 17 Şubat 2017 tarihinde tamamlanmıştır. Ekteki belgeden açıkça görüleceği üzere, ilgili soruşturma evrakı bana özel değildir. Son derece gayriciddi, şahsımla hiçbir ilgisi olmayan suçlamaları içeren bir metnin arkasındaki listeye ismim eklenmiştir. Bu soruşturma evrakında imzaları olan fakat hiçbir şey soruşturmayan tüm komisyon üyeleri hukuksuzluk yapmış, devleti yanıltmıştır.” dedi. Atay, iddialarına şöyle devam etti: “Hukukun en temel ilkelerinden biri, görevi soruşturma olan bir komisyonun doğru ve adil bir soruşturma yaptıktan, ilgili prosedürleri eksiksiz uyguladıktan sonra karar vermesidir. Akdeniz Üniversitesi’nde bu süreçlerin hiçbirine riayet edilmemiş, buna karşın soruşturma evrağına “Başlatılan bu soruşturma kapsamında savunmaları alınmış, gerekli olan tahkikat ve usul süreçleri uygulanmıştır.” yazılarak resmi evrakta sahtecilik ve görevi kötüye kullanma suçu işlenmiştir. İlgili Komisyon üyelerine benimle ilgili aldıkları ihraç kararının hangi prosedürler uygulandıktan sonra, hangi gerekçelerle alındığının mutlaka sorulmasını istiyorum.”

İHRAÇ EDİLEN AKADEMİSYENLERE VATAN HAİNLİĞİ SUÇLAMASI

Son olarak Mustafa Ünal’ın Son Haber gazetesine vermiş olduğu ve halen Akdeniz Üniversitesi’nin resmi sitesinde yer alan röportajındaki ihraç edilen akademisyenlere ilişkin “Üniversitemizde, FETÖ’den dolayı yüzden fazla kişi ihraç edildi. Bizim bu vatan hainlerine karşı en ufak bir müsamahamız dahi olmaz” demecine de suç duyurusunda yer veren Atay, şunları dedi:

“Bu demece göre, benim de aralarında bulunduğum, üniversiteden keyfi bir şekilde ihraç edilen 100’den fazla insan, vatan hainidir. Böyle bir açıklama kabul edilemez. Yapacağınız basit bir araştırma ile ihraç edilen 120 civarındaki akademik personelin kaç tanesinin hüküm giydiğini, kaç tanesinin beraat ettiğini veya takipsizlik kararı aldığını öğrenebilirsiniz. Dolayısı ile burada büyük bir kumpas, FETÖ ile mücadeleyi sulandırma ve benim gibi masum insanları kurumdan ihraç ederken, başta kendileri olmak üzere bazı iltisaklı personeli koruma gayreti gözükmektedir. Bence gerçek vatan hainliği budur. Savcılık makamı bu kurumun ihraç politikasını iyi analiz ederse, Akdeniz Üniversitesi’ndeki FETÖ mücadelesinin nasıl sulandırıldığı ortaya çıkacaktır.

Ekte sunduğum resmi belgelerde ve haberlerde kurumun ihraç politikası ile ilgili, devletimizin haklı mücadelesini boşa çıkaran dehşete düşürücü iddialar ve belgeleri bulunmaktadır. Sadece, basına da yansıyan, 110 kişilik Üniversite iddianamesi incelendiğinde bile bu çifte standart ve bir yazarın yazdığı gibi nasıl “adamına göre FETÖ” muamelesi yapıldığı açıkça görülebilir. Üniversite 6-7 kriteri, 5-6 tanığı olan bazı insanları, kendilerine yakın olduğu için ihraç etmezken, hakkında ceza davası açılacak tek bir delil bile olmayan, bu yüzden hakkında adli bir süreç bile başlatılamamış insanları ihraç ederek düpedüz görevini kötüye kullanmıştır. Zaten soruşturma komisyonunu ifadelerini almak üzere makamınıza davet ederseniz, onlar kendileri bu çifte standardı, hukuksuzluğu, sahteciliği ve ilkesizliği itiraf etmek zorunda kalacaklardır. Çünkü ortada akıl ve mantık ile izah edilebilecek bir durum yoktur. Savcılık makamınızın bu yalanlanamayan, tekzip gönderilemeyen, hukuki işlem yapılamayan haberler ve belgeler ile ilgili gereken hassasiyeti göstereceğinden kuşkum yoktur.”


resim639768

AÜ ÖZEL ODA

 

Burası Türkiye’nin gözbebeği Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin SÖZDE ÖZEL odası... Klozetin kapağı yok,lavabonun mermeri kırık,koltuk da tıpkı parlata parlata bitmeyen yüz naklindeki gibi PARÇA PİNÇİK! Hastanenin her kademesi parasızlıktan kaynaklı olanaksızlıktan söz ediyor. Asansörler neredeyse bir senedir bozuk ve hangi akla hizmet ederek yaptırılmıyor belli dğil!  Personel: ”Hastalara ve ziyaretçilere karşı yüzümüz yerlerde” diyor. Hasbelkader olmuş parça pinçik yüz nakliyle göz boyanmıyor, şov yaparak hastane para kazanmıyor(MU) demek ki... Yok kazanıyorsa ki; boş oda yok; şirket adı altında yabancı hastalardan işlemin kat kat üstü alındığı iddia edilen paralar nerelere gidiyor?! Tüm bunları sorgulamak suçsa; Kamusal görünen gerçekleri ve iddiaları sorgulamak Türkiye Cumhuriyeti’nin 4’üncü GÜCÜ olan Basına düşmüyorsa kime düşüyor?!
Bi cevap
;)


resim766111


resim887579





Kaynak: Banu Barlas